Neden peki?

Çünkü çok sıkıldım. Çok bunaldım. Sürekli akıl verenlerden, "annelik bımbışkı bişi"ci kutsal anneler kadar "asla ama asla çocuk yapmam"ı gözüne, burnuna sokanlardan, sütüyle dövenlerden, mamasıyla ezenlerden, ne kadar eğlenceli, ne kadar akıllı, ne kadar hassas, ne kadar bilinçli, ne kadar oyuncu, ne kadar sorumluluk sahibi, ne kadar aman da aman olanlardan... bıktım. İçi magazin, hatta evlilik programıyken dışı belgesel, sanat filmi takılanlardan... Sanat filmlerini aşağılayanlardan, gudibik filmleri aşağılayanlardan; ışık hızıyla laf sokup o lafı hiç çıkarmayanlardan... bunaldım. Ve galiba, bu saydıklarımın hepsi olduğum için kendimden de sıkıldım, bunaldım. Ama yetti. Çocuk yapmayı değil isteyip istememek, isteyip istemediğimi aklıma bile getirmediğim zamanlarda dahi kimseye neden anne olmak istediğini sormadım; "ay çocuk meaaaa? Asla yapmam" demedim. Ece'ye hamile olduğumu öğrendiğimde, onu doğurduğumda, onu büyütürken kimseye anne olmanın erdemlerinden, güzelliğinden dem vurmadım. Yapmadım bunları. Süt meselesine bilahare değineceğim; o bende apayrı bir travmadır çünkü. Annelikle ilgili ilk öğrendiğim şey, daimi bir yetersizlik ve suçluluk hissi oldu. Yazılarda, kitaplarda dahi "o kadar ağır batırmamışımdır, di mi?"nin onayını aramam bundan. Belki de çocuk büyütmeye dair çok kitap okuyamamamın sebebi de karşılaşacaklarımdan korkmamdır. Böyle bir blog açmayı çok uzun zamandır geçiriyordum aklımdan... İnsanlara ağızlarının payını vermek için değil. Daha hamilelikten itibaren annelerin, kayınvalidelerin ve cümle saz heyetinin sürekli eleştiren, kınayan, onaylamayan sözleriyle, bir şey demiyorlarsa koca bir kınama sözlüğünü yedirdikleri bakışlarıyla içi büzülenlere; kendisini her ama her açıdan süper, üstün varlık olarak sunanların sözleriyle - ki biliriz, bunu kadın arkadaşlarımız çokça yapar maalesef - kendilerini her seferinde daha kötü hisseden annelere ve anne adaylarına "yalnız değilsiniz" demek için daha çok... "Sen de mi batırdın? Ya bak ben de geçen gün ne yaptım?" diye anlatmak için. Çünkü, pek sevgili arkadaşım Yaprak Eldem'in dediği gibi, "kadınların iletişim hedefi bağ kurmaktır. O yüzden hep benzerlikler üzerinden konuşurlar." Birlikte çözüm bulmak, dağıttıklarımızı toplamak ya da dağınık bırakmak için... Yalnız değilsiniz. Valla. Ejderha gücü sizinle olsun.

Comments

Popular Posts